Senaryo Doktorluğu / Danışmanlığı / Okuyuculuğu ve Analistler

Senaryo doktorluğu kavramı hayatıma ilk kez girdiğinde, sanırım Amerika’daydım. Şimdi çok başarılı filmlere imza atmış bir yönetmen arkadaşımla tesadüfi bir karşılaşma sonucu tanışmıştık. Tanışmamızdan aklımda kalan bir Çin mahallesi var; bir de senaryosunu birinin desteğiyle yazdığı hatta sanırım o kadar yolu İstanbullardan Amerikalara bu sebeple teptiği. Müthiş! Şimdi daha iyi anlıyorum ki, insan içinde anlatılmamış bir hikayenin kederiyle oturuyorsa ve ona yardım edecek bir el varsa; bunun adı sadece ‘yardım’ olamaz, olmamalı. Bu bir ‘yardımcı oyuncu’ gibi belki, ya da ekibin diğer üyelerinden aileden biri olabilir. Adına ister danışman diyin; ister doktor. Size ayrımlarını tanımlamaya çalışacağım. Çünkü aslına bakarsanız kendimde uymak ve sınırlarımı bilmek niyetindeyim. — Bu ‘sınır’ mevzuunu ayrıca yazacağım. Ancak insan bir işe girdi mi ve o işin adı ‘hikaye’ ise durum pek de öyle olmayabiliyor. Hikaye çünkü kendinize hakim olmazsanız sizinle birlikte dolaşan bir şey… en iyi ihtimalle durum böyle. Sizden bir şey. Çünkü ona bakabilmeniz için onu içine almanız, ya da kendi içinizde ondan neler var diye bakmanız gerek.

Gelelim benim yolculuğuma ve senaryo geliştirme, senaryo doktorluğu kavramlarına neden yakın olduğuma ve yaptığıma. Çok eskiden — Amerika’ya gitmezden önce, evde dizileri izler sahneleri açıklayıp yazardım. Hayat Ağacıyla ve Clementinle başlamıştım. Yanına öğretmen gibi tikler koyar ve başka cümlelerle tanımlamaya, tamamlamaya çalışırdım. O günlerde aslında 20li yaşlarımda da bunu yapacağımı ve bunun için bana para vereceklerini elbette düşünemezdim. Beni buna iten şey o hikayenin evreninde mutlaka beni iyileştiren bir şeyler bulmamdı. İnsanların yarattığı insanları / yani karakterleri çok seviyordum. Onlar bana gerçek gibi geliyordu ve onları — inanmazsınız tanıyor gibi hissediyordum. Çünkü aslında iyi hikayeler ‘empati’ ile besleniyor. O dünyada, o dünyanın kuralları içinde neler yapılabilir bu yaratılan durum nasıl ‘daha iyi’ ‘daha mükemmel’ hale getirilir diye düşünüyordum. İşte sonra sonra senaryo yazarı olarak ekiplerde çalışmaya başladıkça ben çıkan tretmanlara, senaryolara hep bu gözle baktım “Nasıl daha da bütün bir yapı olur” “Nasıl daha da ayakta durur” “Nasıl –tam olarak- derdini anlatır” ve çok pardon da bazılarında hiç dert filan bulamadığımda “Bunun derdi nedir?” diye soruyordum. Çünkü dertlerimizdir bizi birbirimize bağlayan. Öyledir… dert bir ukde, bir yara, bir tamamlanmamışlık üzerinden tanımlar kendini ve seyirci bu derde tutulur/ tutunur. Benden söylemesi.

Şimdi gelelim seneler içinde yaptığım okumalardan, yaptığım araştırmalardan senaryo doktorluğunu/ danışmanlığını ne olarak tanımladığıma? / ve tanımladıklarına? Buyrunuz.

Senaryo danışmanlığı; bir senaryoyu ya da hikayeyi ‘derinlemesi’ne inceler. Derinlik önemli bir mevzudur. İçinde ‘öz’ü barındırır. Çok yüzeyde bir şey anlatır gibi görünürken siz aslında çok derinlere değebilirsiniz. Senaryo danışmanı projenizi inceledikten sonra aşağı yukarı 15–20 sayfalık bir rapor çıkarır. Endişelerini ve önerilerini açıklar bu raporda. Danışmanlar, senaryo üzerinde / proje üzerinde revizyon yapmazlar. Size uygulayabileceğiniz seçenekler sunarlar; seçim size kalmıştır.

Senaryo doktorları; revizyon yaparlar. Yapımcılar, kanallar ‘senaryo doktorları’ ile çalışırlar. Aslında burada amaç yazar tıkandığında ya da herhangi bir sebeple yazacak durumda olmadığında senaryo doktorları yazarlar yerine yazabilecek kadar yetkin ve durumu düzeltebilecek kadar donanımlıdırlar. Hatta öyle ki hayatı boyunca kimlikleri saklı kalmış senaryo doktorları vardır.

Senaryo analistleri, okuyucu olarak da tanımlanırlar. Yazarlar okuyucuları tutma amaçları şu olmalıdır ve de şudur: ‘senaryom / projem bir yapımcıyla paylaşılmaya uygun hale gelmiş mi? Sunuma hazır mı?’ Alacakları cevap öncelikle bir loglinedır. Logline’ın öğeleri karşılanmış mı? Yani bir hikayeyi yazabilmeniz için gerekli olan elementler mevcut mu? Senaryonuzu okuyan biri onun logline’ını senaryonun içinde görebilmelidir. İkincisi; senaryonuzun güçlü ve zayıf yönlerinin tespiti. Ayrıca bir de hikaye ve senaryonuza dair bir ölçümleme tablosu. Bu da şu demektir; projenize ‘hikaye’ ‘önerme’ ‘karakter’ ‘geliştirme’ ‘yapı’ ‘görsel dünya’ açısında bir puan vermek. Diğer sayfada ise işinizin yeniden yazılmış sinopsisini görürsünüz. ( eğer sadece senaryo yolladıysanız, o zaman senaryonuza bir sinopsis yazılabiliyor mu/ yazılabiliyorsa bu bir başkasının gözünden nasıl bir şey olarak gözükmekte diye bakmak anlatmak istediğiniz şey için iyi bir sağlama olacaktır. Bu şu demektir, senaryonuzda ‘giriş gelişme ve çözülme’ içeren bir hikayeyi takip edilebiliyor muyuz?’ ) Son sayfada ise genel bir toparlama ve genel görüş beyan edilir. ‘Projeniz bir yapımcıya gidebilecek yeterlilikte mi?’ nin cevabını bu sayfada almış oluyorsunuz.